M.Kemal Atatürk'ün Türk Kadını Hakkındaki Görüşleri
http://www.pcanalist.com/m-kemal-ataturkun-turk-kadini-hakkindaki-gorusleri-t34056.html?s=97dfa7f510d3fef83eb098098ef5158a& tarih 24.02.2008, 20:34 (UTC)
Büyük atalarımız ve onların anaları,
tarihin, olayların tanıklığıyla sabittir ki, cidden yüksek faziletler göstermişlerdir.
Burada birçok noktalardan sayabileceğimiz o faziletlerin en büyüğü ve en ehemmiyetlisi kıymetli evlâtlar yetiştirmeleriydi.
Şunu söylemek istiyorum ki, kadınlarımızın umumî vazifelerde üzerlerine düşen hisselerden başka kendileri için en ehemmiyetli,
en hayırlı, en faziletli bir vazifeleri de iyi anne olmaktır.
Bugünün anaları için gerekli özellikler taşıyan evlât yetiştirmek, evlâtlarını bugünkü hayat için faal bir uzuv haline koymak,
pek çok yüksek özelliği şahıslarında taşımalarına bağlıdır.
Bu sebeple kadınlarımız hattâ erkeklerden daha çok aydın,
daha çok feyizli, daha fazla bilgili olmağa mecburdurlar.
Eğer hakikaten milletin anası olmak istiyorlarsa böyle olmalıdırlar.
1923
Bizce: Türkiye Cumhuriyet anlamınca kadın, bütün Türk tarihinde olduğu gibi bugün de en muhterem mevkide, her şeyin üstünde yüksek ve şerefli bir mevcudiyettir.
Bizim dinimiz hiçbir vakit kadınların erkeklerden geri kalmasının talep etmemiştir. Allah'ın emrettiği şey, erkek ve kadının beraber olarak ilim ve bilgiyi kazanmasıdır. Kadın ve erkek bu ilim ve bilgiyi kazanmasıdır. Kadın ve erkek bu ilim ve bilgiyi aramak ve nerede bulursa oraya gitmek ve onunla donanmak mecburiyetindedir. İslâm ve Türk tarihi tetkik edilirse görülür ki, bugün kendimizi bir türlü kayıtlarla bağlı zannettiğimiz şeyler yoktur. Türk sosyal hayatında kadınlar ilim ve bilgi yönünden ve diğer hususlarda erkeklerden asla geri kalmamışlardır. Belki daha ileri gitmişlerdir.
1923
Türk kadını dünyanın en münevver, en faziletli ve en ağır kadını olmalıdır. Ağır siklette değil; ahlâkta, fazilette ağır, ağırbaşlı bir kadın olmalıdır. Türk kadınının vazifesi, Türk'ü zihniyetiyle, bazusiyle, azmiyle koruma ve müdafaaya gücü yeter nesiller yetiştirmektir. Milletin kaynağı, sosyal hayatın esası olan kadın, ancak faziletli olursa vazifesini yapabilir. Herhalde kadın çok yüksek olmalıdır.
1925
Türkiye Cumhuriyetinin esas düşüncesi,
kadınları değil, erkekleri dahi, savaş meydanına götürmemektir. Fakat Türk Milleti'nin yüksek varlığına, herhangi taraftan olursa olsun, ilişildiği zaman,
işte o vakit Türk kadınları Türk erkeklerinin bulunduğu yerde hazır ve gözleyici ve faal olacaklardır.
Bu, insanlığın yüksek huzuru, sükûnu ve dünya insanlığı için lâzım bir ödev olduğundandır ki,
Türk kadını bunu yapacaktır ve yapagelmektedir ve yapar.
Bizim toplumumuzun başarı gösterememesinin sebebi
kadınlarımıza karşı gösterdiğimiz ilgisizlik kusurdan doğmaktadır. İnsanlar dünyaya alnında yazılı olduğu kadar yaşamak için gelmişlerdir. Yaşamak demek faaliyet demektir.
Bu sebeple bir toplumun bir organı faaliyette bulunurken diğer organı işlemezse o toplum felcolmuştur.
Bir toplumun hayat çalışması ve muvaffak olması için çalışmanın ve muvaffak olabilmenin bağlı olduğu bütün sebep ve şartları benimsemesi gerekir.
Bundan ötürü bizim toplumumuz için ilim ve teknik gerekli ise bunları aynı derecede hem erkek, hem de kadınlarımızın edinmeleri lâzımdır. Malûmdur ki, her safhada olduğu gibi sosyal hayatta dahi iş bölümü vardır.
Bu umumî iş bölümü arasında kadınlar kendilerine ait olan vazifeleri yapacakları gibi aynı zamanda sosyal topluluğun refahı,
saadeti için gerekli gündelik çalışmaya dahil olacaklardır.
1923
Kadının en büyük vazifesi analıktır.
İlk terbiye verilen yerin, ana kucağı olduğu düşünülürse bu vazifenin ehemmiyeti lâyıkiyle anlaşılır.
Milletimiz kuvvetli bir millet olmaya karar vermiştir.
Bugünün gereçlerinden biri de kadınlarımızın her hususta yükselmelerini temindir.
Bu sebeple kadınlarımız da âlim ve teknik bilgi sahibi olacaklar ve erkeklerin geçtikleri bütün tahsil derecelerinden geçeceklerdir.
Sonra kadınlar sosyal hayatta erkeklerle beraber yürüyerek birbirinin yardımcısı ve koruyucusu olacaklardır.
1923
Arkadaşlar, Türk milleti çok büyük vak'alarla ispat etti ki,
yenilik sever ve inkılâpçı bir millettir. Son senelerden önce de milletimiz yenileşme yolları üzerinde yürümeğe, sosyal inkılâba teşebbüs etmemiş değildir.
Fakat hakikî neticeler görülemedi. Bunun sebebini araştırdınız mı? Bence sebep işe esasından, temelinden başlanmamış olmasıdır. Bu hususta açık söyleyeceğim:
Bir toplum, bir millet, erkek ve kadın denilen iki cins insandan meydana gelir. Kaabil midir ki bir kütlenin bir parçasını ilerletelim, diğerine müsamaha edelim de kütlenin hepsi yükselme şerefine erişebilsin?
Mümkün müdür ki bir topluluğun yarısı topraklara zincirlerle bağlı kaldıkça diğer kısmı göklere yükselebilsin?
Şüphe yok yükselme adımları, dediğim gibi, iki cins tarafından beraber, arkadaşça atılmak ve ilerleme ve yenilik alanında birlikte yol alınmak gerektir. Böyle olursa inkılâp muvaffak olur
1925
Ey kahraman Türk kadını, sen omuzlar üzerinde göklere yükselmeye lâyıksın.
Anaların bugünkü evlâtlarına vereceği terbiye
eski devirlerdeki gibi basit değildir.
Bugünün anaları için gerekli vasıfları taşıyan evlât yetiştirmek, evlâtlarını bugünkü hayat için faal bir uzuv haline koymak pek çok yüksek vasıflar taşımalarına bağlıdır.
Onun için kadınlarımız, hattâ erkeklerimizden çok aydın,
daha çok feyizli, daha fazla bilgili olmaya mecburdurlar;
eğer hakikaten milletin anası olmak istiyorlarsa.
İnsan topluluğu kadın ve erkek denilen
iki cins insandan mürekkeptir.
Kabil midir ki, bu kütlenin bir parçasını ilerletelim,
ötekini ihmal edelim de kütlenin bütünlüğü ilerleyebilsin.
Mümkün müdür ki, bir cismin yarısı toprağa zincirlerle bağlı kaldıkça öteki kısmı göklere yükselebilsin?
Dünyada hiçbir milletin kadını,
"Ben Anadolu kadınından daha fazla çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte Anadolu kadını kadar hizmet gösterdim" diyemez.
Kadınlarımız haddizatında içtimaî hayatta
erkeklerimizle her vakit yanyana yaşadılar.
Bugün değil, eskiden beri, uzun zamandan beri kadınlarımız erkeklerle başabaş mücadele hayatında, ziraat hayatında, geçim temininde erkeklerimizden yarım adım geri kalmayarak yürüdüler.
Belki erkeklerimiz memleketi istilâ eden
düşmana karşı süngüleriyle, düşmanın süngülerine göğüs germekle düşman karışsında buldular.
Fakat erkeklerimizin teşkil ettiği ordunun zayıf kaynaklarını kadınlarımız işletmiştir. Memleketin var olması imkânını hazırlayan kadınlarımız olmuştur ve kadınlarımız olmaktadır.
Kimse inkâr edemez ki, bu harpte ve ondan evvelki harplerde milletin hayat kabiliyetini tutan hep kadınlarımızdır.
Çift süren, tarlayı eken, ormandan odun ve keresteyi getiren, mahsulleri pazara götürerek paraya çeviren, aile ocaklarının dumanını tüttüren, bütün bunlarla beraber sırtıyla, kağnısı ile kucağındaki yavrusuyla, yağmur demeyip cephenin mühimmatını taşıyan hep onlar, hep o ilâhi Anadolu kadınları olmuştur.
Cumhuriyetn ve Türk Kadını
YENİ İLERİ Gazetesi, (Antalya), Sayı: 5021 tarih 26.01.2008, 06:24 (UTC)
"Toplumun başarısızlığının asıl sebebi kadınlara karşı olan bilgisizlikten ileri gelir, bir toplumun bir organı faaliyette iken, diğer bir organı işlemez ise o toplum felç olur" sözleri, Mustafa Kemal'in, Kurtuluş Savaşı'nı omuz omuza verdiği Türk kadınına ne kadar büyük bir güven duyduğunun ifadesi.
Atatürk, daha 1920'lerde her yolla Türk toplumunda kadının önemini vurgulamış ve kadının toplumsal statüsünün yükseltilmesi gerektiği yönündeki düşüncelerini açıklamıştı. Atatürk, 1923 yılında, kadının erkekle birlikte sosyal hayata katılması yönünde şöyle diyor: "Daha endişesiz ve korkusuzca, daha dürüst olarak yürüyeceğimiz yol vardır. Büyük Türk kadınını, çalışmamızda ortak yapmak, hayatımızı onunla birlikte yürütmek, Türk kadınını ilmi, ahlaki, sosyal, ekonomik hayatta erkeğin ortağı, arkadaşı, yardımcısı ve koruyucusu yapmak yoludur."
Kadın ile erkek arasında tam bir eşitlik bulunması gerektiğinde gönülden inanan Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Atatürk döneminde, çok kısa sürede Türk kadınına tüm siyasi haklar tanındı. Atatürk, 1930'da, 1580 sayılı yasa ile Türk kadınına ilk kez belediye seçimlerinde seçme ve seçilme hakkı tanınırken, 26 Ekim 1933 yılında 2349 sayılı kanunla da kadınlar, köy ihtiyar heyetlerine ve muhtarlığa seçme ve seçilme haklarını elde ettiler. Siyasi hakların son halkasını da, 5 Aralık 1934 yılında çıkan Teşkilat-ı Esasiye Kanunu'nun, 22 yaşını bitiren kadın-erkek her Türk'e milletvekili seçme ve 30 yaşını bitiren kadın-erkek her Türk'e milletvekili seçilme hakkı tanıyan maddeleri oluşturdu. Bu kanunla, her Türk kadını birçok Avrupalı kadından çok önce milletvekili seçme ve seçilme hakkına ve eşit vatandaş olma niteliğine yasal olarak kavuştu. Atatürk, "Siyasi ve sosyal hakların kadın tarafından kullanılmasının, beşeriyetin saadeti ve prestiji açısından olduğuna eminim" derken, 1935 yılında yapılan ilk genel seçimde 18 kadın milletvekili TBMM'ye girdi. Cumhuriyetin ilk kadın milletvekilleri; Mebrure Gönenç (Afyon), Satı Çırpan (Ankara), Şükran Örsbaştuğ (Antalya), Sabiha Gökçül (Balıkesir), Şekihe İnsel (Bursa), Hatice Özgünar (Çankırı), Huriye Önüz (Diyarbakır), Fatma Memuk (Edirne), Nahiye Ergücü (Erzurum), Fakihe Öymen (İstanbul), Benel N. Arıman (İzmir), Ferruh Gürgüp (Kayseri), Behire Morova (Konya), Mehri Pektaş (Malatya), Meliha Ulaş (Samsun), Esma Nayman (Seyhan), Sabiha Görkay (Sivas), Semiha Hızal (Trabzon) oldu
KADINLAR
kaynk:Miiliyet/content/komiksite/komikhaber/0043.html tarih 20.01.2008, 02:26 (UTC)
>KADINLAR<
* Kadinlar vitrinde gördükleri "Indirim" lafina dayanamaz. Indirimdeki mal kadinda miknatis etkisi yapar. 10 tane benzer pabucu olsa indirimde gördügü ayakkabiyi alir, siz, "Bunlarin aynisi dolabinda var" deseniz "Sen gerçekten hiç anlamiyorsun" lafini yapistirir.
* Kadinlar aglar. Ancak tek basina bir köseye çekilip de -yalniz- aglamaz. Kadinlar, sadece sevdigi erkek duyabilecekse aglar.
* Bütün kadinlar kesin bir cevabi olmayan konularda soru sormakta müthis ustadir. Maksat, siz kendinizi sürekli suçlu hissedin.
* Kadinlar asla sir saklayamaz. Daha dogrusu, kadinlar için bir sirri en yakin üç arkadaslarina söylemek sirri açik etmek kapsamina girmez. Bu mantikla hepsi en yakin arkadaslarina söylediklerinden sonunda sirri bilmeyen kalmaz.
* Kadinlar telefona cevap vermeyi sevmez, uzun uzun çalsa dahi rahatsiz olmadan açmayabilirler. Lakin telefonda dünyanin en uzun konusmalarini yapanlar da yine kadinlardir.
* Kadin yataga yatmadan "evvel" saçini tarayan tek yaratiktir.
* Kestirme yola sapildiginda her kadina bir "kaybolacagiz" korkusu gelir.
* Kirmizi isik, kadinlar için, "makyaj molasi" isaretidir.
* Istisnasiz her kadin vermesi gereken bir-iki kilo oldugunu düsünür.
* Kadinlar durup dururken eve bir buket çiçekle gelen kocadan süphelenir.
* Kadinlar tuvaletin kapagini küçük bir hareketle indirmek yerine tuvaletten salona kadar yürür, kocasina söylenir ve tuvalete geri döner.
* Erkek konusurken kadin lafin ortasindan konusmaya dalar ve devam eder. Ayni seyi erkek yapacak olsa kiyamet kopar.
* Dügünlerde kadin kadina dans edenleri görünce kimsenin aklina bir sey gelmez. Erkekler için durum ayni degildir.
* Karisinin gözucuyla bir baska adama baktigini yakalayabilmis erkek yoktur. Oysa kadinlar erkeklerini baska kadina baktigi an saniyesinde yakalarlar.
* Kadinlarin erkeklerden daha çok para kazandigi tek meslek vardir: Top modellik.
* Kadinin dondurmayi nasil yedigine bakarak karakter testi yapabilirsiniz.
* Evde saatlerce kendi giyimiyle ilgilenen kadin, sokaga çiktiginda saatlerce baska kadinlarin elbiseleriyle ilgilenir.
* "Yok bir sey"in anlami kadinlarda, erkeklerinkinden, tamamen farklidir.
* Kadinlar her konuda erkeklerle esit olmak isterler. Üç istisna: Erkek tuvaletlerine girmek, çöpü indirmek ve hesabi ödemek.
* Kadinlar asla haksiz degildir... En haksiz oldugu konuda bile "Kendime göre nedenlerim var" der.
* Tabiatta kadinlara karsi son sözü söyleyebilecek tek bir dogal yapi vardir: Yanki!
* Kadinlar kendilerine neler verildigine degil, onlar için nelerden vazgeçildigine bakar.
* Zengin adam, karisinin harcadigindan daha çok kazanabilen erkek demektir.
* Kadinlar "Erkeklerle esitiz" iddiasini sürekli tekrarlamaktan vazgeçtikleri anda, erkekler kadinlari kendilerinden üstün gördüklerini söyleyebilme firsatini yakalayacak.
* Kritiklere baslayan kadin, kritik bir yasa gelmis demektir.
* Evlilikler aynen kazalar gibidir, iki sahit ister.
* Kadin elinizi tuttugu anda, bilin ki, eninde sonunda tepenize çikacaktir.